MENU
  • YAZARLAR
  • FOTO GALERİ
  • WEB TV
  • ASTROLOJİ
  • RÜYA TABİRLERİ
  • YEREL HABERLER
  • HABER ARŞİVİ
  • YOL TRAFIK DURUMU
  • ETKİNLİK TAKVİMİ
  • BİYOGRAFİLER
  • RÖPORTAJLAR
  • GAZETE MANŞETLERİ
  • TAZİYELER
  • Künye
  • Gizlilik Politikası
  • İLETİŞİM
  • Foto Galeri
  • Web TV
  • Yazarlar
  • Anketler
  • Nöbetçi Eczaneler
Alevi İslam İnanç Hizmetleri
DOLAR42.4574
EURO48.9616
GR ALTIN5523.5
ÇEYREK1482.9
İstanbul
Alevi İslam İnanç Hizmetleri
Alevi İslam İnanç Hizmetleri
  • HAKKIMIZDA
  • YAYINLARIMIZ
  • CEMEVLERİMİZ
  • ALEVİ TAKVİMİ
  • HABERLER
  • İNANÇ SÖZLÜĞÜ
  • ALEVİLİK İLGİLİ BİLGİLER
Kapat

Ammar Bin Yasir

Ana SayfaAlevi̇li̇k İlgi̇li̇ Bi̇lgi̇lerAmmar Bin Yasir
Ammar Bin Yasir

Alevi İslam İnanç Hizmetleri Başkanlığı, geleneksel Asr-ı Saadet sohbetleri kapsamında “Ammar bin Yasir” konulu bir program düzenledi. Programda konuşan Başkanlık yetkilisi, Yasir ailesinin İslam tarihindeki eşsiz yerini ve günümüze bıraktığı mesajları duygusal bir üslupla anlattı.

04 Aralık, 2025, Perşembe 20:42
  • yazdıryorum yazfont küçültfont büyüt
Abone ol

Alevi İslam İnanç Hizmetleri Başkanlığı, geleneksel Asr-ı Saadet sohbetleri kapsamında “Ammar bin Yasir” konulu bir program düzenledi. Programda konuşan Başkanlık yetkilileri, Yasir ailesinin İslam tarihindeki eşsiz yerini ve günümüze bıraktığı mesajları duygusal bir üslupla anlattı.

İSLAM’I AİLECE KABUL EDEN İLKLERDEN: YASİR AİLESİ

570 yılında Mekke’de doğan Ammar bin Yasir, kıvırcık saçlı, geniş omuzlu, esmer tenli bir yiğitti. Babası Yasir, annesi Sümeyye ile birlikte İslam’ı en önce kabul edenler arasındaydı. Hz. Hatice’den sonra İslam’ı ilk kabul eden kadın unvanını taşıyan Hz. Sümeyye, aynı zamanda ümmetin ilk kadın şehidi oldu. Bazı tarihi kaynaklar (Muhammed Hamidullah’ın tespiti dahil) Hz. Sümeyye’nin aslen Türk kökenli olduğunu rivayet etmektedir.

Başkanlığın açıklaması şöyle:

 

AMMAR BİN YASİR

Sevgili canlar, cümlenize aşkı muhabbetlerimi sunarım. Hepiniz hoş geldiniz. Yüce Yaradan yapacağımız hizmetleri, Hak olan dua ve niyetlerimizi dergâh-ı izzetinde kabul eylesin.

Bugün sizlerle Peygamberimizin sahabelerinden Ammar bin Yasir’i konuşacağız.

Ammar bin Yasir, tarihi kaynaklara göre 570 yılında doğmuştur. Kıvırcık saçlı, geniş omuzlu, karayağız bir karaktere sahiptir. Ammar bin Yasir ve ailesi İslam’ı ilk kabul edenlerdendir. Babasının adı Yasir, annesinin adı ise Sümeyye’dir.

Hz. Muhammed’in peygamberliğine ilk inanan kişi, eşi Hz. Hatice’dir. Yani İslam’ı ilk kabul eden bir kadın, Hz. Hatice Anadır.
Sevgili canlar, İslam dini için ilk şehit olan da yine bir kadındır: Ammar’ın annesi Sümeyye’dir.

Asr-ı Saadet çalışmalarının bu yüzyılda en önemli isimlerinden olan Muhammed Hamidullah’ın tespitlerine göre Sümeyye'nin aslen Türk olduğu rivayet edilmiştir. Yani bir şehit olan Ammar’ın annesi, Hubbat kızı Sümeyye budur.

İslam’ın ilk günleri olan Mekke döneminde müşriklerin yaptığı en ağır işkencelere maruz kalanların başında Ammar’ın ailesi gelmektedir. Baba Yasir, anne Sümeyye ve oğulları Ammar’ın işkence altında inlediklerini gören Hz. Peygamber, onlara yardımcı olamamanın acısını gözyaşlarıyla dışa vurur ve şöyle derdi:

“Sabredin ey Yasir ailesi…”

Anne Sümeyye yaşlı ve zayıftı. Fakat ümmetin firavunu Ebu Cehil’in bütün zorlamalarına rağmen imanından dönmemiş, ona böyle bir mutluluğu tattırmamıştır. Bir işkence sırasında Ebu Cehil’in “Yeni dini inkâr et, kurtul!” isteğine Sümeyye Ana tükürerek karşılık verince, müşrik zalim onu şehit etmiştir.Birkaç yıl sonra Bedir Savaşı’nda Ebu Cehil, Müslüman askerler tarafından öldürülmüş ve Hz. Peygamber, Ammar’a dönerek şöyle demiştir:

“Allah, annenin katili Ebu Cehil’i öldürdü.”

Ammâr’ın babası Yâsir, İslam’a ilk gönül verenlerdendir. Mekke putperestlerinin akıl almaz zulümlerine uğrayan ve tarihe mustaz'afûn (ezilenler) olarak geçen hak ve özgürlük kahramanlarının en önde geleni idi. Yâsir, Yemen’den gelerek Mekke’ye yerleşmiş ve Ebu Huzeyfe bin el-Muğîre’ninkölesi olmuştu. Kendisi gibi bir köle olan Sümeyye ile evlenmiş ve Ammâr bu evlilikten dünyaya gelmişti.

Sevgili canlar, düşünün Mekke yılları sıcaklık ortalaması neredeyse 40 derecenin altına düşmeyen bir şehir. Mevsim yaz, sıcaklık 50 derecenin üzerinde. Yâsir ailesi saatlerce aç ve susuz bırakılıyor; çölün ortasında, ateş koruna dönmüş kızgın kumların üzerine sırtüstü yatırılıyor ve göğüslerinin üzerine iri kayalar konuluyor.

Kurtulmanın tek yolu vardır: Hz.Muhammed’e ve onun mesajına sövmek;
“Allâh bir değildir, O’nun yedekleri ve yardımcıları vardır” demek.

Fakat Yâsir ailesi buna boyun eğmez. “Allah birdir. Muhammed O’nun elçisidir. Biz aksini söylesek de hakikat değişmez.” diye haykırırlar.

İşkenceler arttıkça artar. İleri yaşlarda olan Yâsir buna dayanamayıp ruhunu Hakk’a teslim eder. Böylece şehitlik makamına ulaşır.

İslam’ın aile boyu şehitlerinin üçüncüsü ise oğulları Ammâr’dır.

Ammâr’ın ölüm tarihi, Asr-ı Saadet şehitleri arasında görülmeyebilir; çünkü o, Peygamberimizin vefatından çok sonra, Hicrî 36 (Miladî 656) yılında, Sıffîn savaşında, İslam’ı yozlaştıran Emevî azgınları tarafından şehit edilmiştir. Başka bir deyişle: Mekke’de babasını öldüren şirk düzeninin torunları tarafından…

Kıvırcık saçlı, geniş omuzlu, karayağız Ammâr; anne ve babasından yıllar sonra, 93 yaşında iken Emevîlerin kılıcıyla can verdi.Yıllar önce, Mekke’de Yâsir ailesinin uğradığı işkenceleri gören Hz. Peygamber, onların yanından geçerken şöyle derdi:“Sabredin ey Yâsir ailesi; ödülünüz cennettir.”

Bir gün yine işkence altında olan Ammâr’ın yanına yaklaşan Peygamber Efendimiz, elini onun başında gezdirerek şu sözü söyledi:

“Ey Ammâr, seni bu işkence değil; seni azgın bir güruh öldürecektir.”

Ve aynen öyle oldu. Ammâr’ı putperest Ebu Cehil’in işkenceleri değil, Emevî kralı Muaviye’nin Hz. Ali’ye kılıç çeken askerleri şehit etti.

İşkencelerin insan kudretini zorlayan şiddeti karşısında, bir ara tahammül edemez hale gelen Ammâr kendini kaybettiği bir sırada, müşriklerin “Muhammed’e söv, ilahlarımızı öv” telkinlerine mecburen uydu ve bunun üzerine serbest bırakıldı. Hemen Peygamber’e koşarak durumu anlattı.
Hz. Peygamber ona: “Kalbini nasıl buluyorsun?” diye sordu. Ammâr:
“İmanla dopdoluyum.” diye karşılık verdi.Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Git ey Ammâr. Sana tekrar işkence ederlerse yine istediklerini söyle”dedi.

Bu olay üzerine Kur’an’da Ammâr’ı aklayan ve benzeri durumlar için ölümsüz bir ilke getiren Nahl suresi 106–110. ayetler nazil oldu:

“Kalbi imanla yatışmış olduğu halde, baskı ile inkâra zorlanan kimse hariç; kim imanından sonra Allah’ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa, Allah’ın gazabı onların üzerinedir. Onlar için büyük bir azap vardır.” (Nahl, 106)

Ammâr, Hicret’ten önce sürdürdüğü fedakâr ve samimi hizmetlerini, Hicret’ten sonra da aynı aşkla devam ettirdi.

Sevgili canlar, İslam’ın ilk mescidi olarak anılan Kuba Mescidinin yapımını teklif eden ve yapımında kullanılacak ilk malzemeyi toplayan kişi Ammâr’dır. Kaynaklar onu bu davranışı sebebiyle “Müslümanlık’ta ilk mescidi bina eden adam”olarak anmaktadır.Kur’an bu mescitten şöyle bahseder:

“İlk gününde takva üzerine kurulan ve tertemiz olmak isteyen insanların toplandığı mescit.” (Tevbe, 108)

Ammâr sadece mescidin yapımını teklif etmekle kalmadı; inşaat sırasında da büyük bir fedakârlıkla çalışarak Hz. Peygamber’in takdirlerini kazandı. İnşaat devam ederken Ammâr’ın şiirler okuduğu, Peygamberimizin de zaman zaman ona katıldığı rivayet edilir.

Öte yandan Ammâr’ın çalışkanlığı sebebiyle bazıları ona takılır, “Böyle çalışırsan ölürsün” derlerdi. Hatta bir gün “Ammâr duvar altında kalıp ölmüş” şeklinde bir söylenti bile yayılmıştı. Bu haberleri duyan Peygamber her seferinde aynı sözü tekrarlardı: “Onu bir azgın grup öldürecektir.”

İbn Hişam’ın aktardığına göre bir keresinde Ammâr, omzuna fazla kerpiç yüklediklerinde:
“Ey Tanrı Elçisi, bunlar beni öldürecekler!” diyerek latife etmişti.
Peygamberimiz onun saçlarını okşamış, terini silmiş ve şöyle buyurmuştu:

“Vah Sümeyye’nin oğlu! Seni öldürecek olan onlar değil; seni öldürecek olan azgın bir güruhtur.”

Bedir, Uhud ve Hendek gibi harplerde Ammâr’ın büyük yararlılıklar gösterdiği bilinir. Hatta Bedir savaşında putperest savaşçılardan üç veya beş kişiyi Ammâr’ın öldürdüğü kaydedilir. Ammâr’ın bu savaşlardaki cesaret ve başarıları, yıllar sonra söylediği şu sözden de anlaşılmaktadır:

“Ben, Hz. Peygamber’in emrinde, sadece insanlarla değil, cinlerle bile savaştım.”

Ammâr’ın savaşlardaki başarısı Hz. Peygamber’den sonra da devam etmiştir. Sıffîn’de, doksan üç yaşında can verdiği sırada yine savaş meydanındaydı; hem de komutan sıfatıyla kılıç sallıyordu. Birinci Halife, Ebubekir zamanında yapılan Yemâme harbinde kahramanca çarpışmış ve bir kulağını kaybetmişti. Bu kulağıyla alay edenlere ise şöyle karşılık vermişti:

“En hayırlı kulağımı küçümsüyorsunuz.”

Halife Ömer devrinde de faal bir rol üstlendi. Bir süre (H. 21’de) Kûfe valiliğine getirildiyse de, Kûfelilerin bitmeyen şikâyetleri sebebiyle bir buçuk yıl sonra görevden alındı.

Ammâr, yakın dostu Ebu Zer gibi,  Osman’ın hilafetine biat etmişti. Ancak zamanla yapılan yanlış icraatları görünce muhalifler arasında yer aldı.

Hz. Ali ile olan münasebetlerinde ise ona hep sadık kaldı. Hem samimiyeti, hem de fedakârca hizmetleriyle Hz. Ali’nin en güvenilir dostlarından biri oldu. Cemel ve Sıffîn savaşlarında Hz. Ali’nin sağ kolu gibi çalışan bir kumandandı. Hz. Ali’nin diğer dostu Malik bin Eşter zehirlendiğinde, Muaviye bile şu sözleri söylemekten kendini alamadı:

“Ali, kollarından biri olan Ammâr’ıSıffîn’de kaybetmişti; şimdi de öbür kolu koptu.”

Hayatının renkli, olağanüstü hâllerle dolu olduğu gibi, ölümü de aynı niteliği taşımaktadır. Sıffîn harbine girmeden önce şöyle vasiyet etti:

“Şehit olursam kanlarımı yıkamayın, üstüme toprak yığmayın. Çünkü Allah’ın huzuruna bu halimle, davacı olarak çıkacağım.”

Devam edecek…

 

 

 

 

 

alevilik bilgilerialevi islam inanç hizmetleri başkanlığıammar bin yasirammar bin yasir ve ailesialevi islam inanç hizmetleri başkanlığı çalışmalarıammar bin yasir kimdir
  • 0
    SEVDİM
  • 0
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ammar Bin Yasir
2. Uluslararası Alevi Sinema Günleri başlıyor
Yunus Emre’nin başyapıtı: İlim İlim Bilmektir
Velayet Makamı
Hz. Fatıma
İslamda kardeşlik
Ahilik
Rahmet
Ergene Cemevi Dünyada Tek: Anadolu ve Balkan Semahları Aynı Cem’de Dönüyor
Cem Vakfı Gençlik Kolları’ndan Anıtkabir ziyareti
Çorlu’da Cem Vakfı’ndan konser etkinliği
CEMEVLERİMİZ
KURUM DEDELERİMİZ
ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ
İNANÇSAL SÖZLÜK VE TERİMLER
ALEVİLİK İLGİLİ BİLGİLER

Yunus Emre’nin başyapıtı: İlim İlim Bilmektir

Velayet Makamı

İnsanlar neden ibadete ihtiyaç duyar?

Hz. Fatıma

Bizi Takip Edin
Facebook
Twitter
Instagram
Youtube
Ankete Katılın
Sitemizi nasıl buldunuz?
Anketi OylaOyları Göster
Alevi İslam İnanç Hizmetleri
KünyeGizlilik PolitikasıRSSSitemapSitene EkleArşivİletişim
SOSYAL MEDYA BAĞLANTILARI
FACEBOOKTWITTERINSTAGRAMLINKEDINYOUTUBE

Alevi İslam İnanç Hizmetleri | Yazılım: Onemsoft

Haber GönderFirma Ekleİlan Ekle